herkes yaşadıklarından, hayatın önüne çıkardıklarından şikayet eder. ince bir ip üzerinde ayağında terliklerle koşmak gibidir hayat; çoğu zaman. yalın ayak çıkarsın yola; postal giyer denersin, öyle zamanlar olur ki topuklu giyip düşersin. düşe kalka sürekli bir amaç uğruna yaşayıp durursun. -sanırsın-
her birimiz için farklıdır bu amaç. kimi için çok para, kimi için çok kitap, kimi için çok insan. kalkamadığın her gün içinse talihsizliklere ve adalete sayıp söversin. eline hiçbir şey geçmediği gibi bir de sonu belirsiz bir buhrana sürüklenirsin. bazen hiç bilmediğin bir çiçeği koklamak, hiç görmediğin bir şehre uzanmak istersin bu sefer; yeni başlangıçlar yapma güdüsüyle…yeni başlangıçlar yapma girişimi aslında sancılara tampon uygulamaktan başka bir şey değildir. farkettikçe daha hızlı yürümeye çalışırsın ve en sonunda kanlar içinde bulursun kendini. dizlerin parçalanmış, dirseklerin hırs tutmuş, değer mi bunca acıya derken durulursun.
hayata devam edebilmek için yapılması gereken şey aslında çok basitken içinden çıkılmaz senaryoların içinde bulursun kendini. ‘ben’ nedir şaşırırsın, kendi bedenine yabancılaşırsın. Bu eller ayaklar da kimin, bu yalancı ve çıkarcı gözler, bencil dudaklar, yalancı duygular… neredeyim ve kime balkıyorum böyle? “aslında tanıyorum kendimi, tanıyorum, çünkü yakaladım içimdeki şeytanı!” hepsi birer bahane hayata sallaman için! çünkü tahmin ettiğinden çok daha güçsüzsün.insanın alt edemediği; mağlup olduğu tek bir gerçek var, tüm sancıların besini; hafıza.hiçbir anı biriktirilmemeli, hiçbir ‘an’ geleceğe taşınmamalıdır. Gelecekte yaşanacak hiçbir duygunun geçmişe uğrayamayacağı gerçeği gibi…an insanda değil an-da kalmalı, an zamanda kalmalı, saatin içinde, dakikaların içinde, saniyelerin; saliselerin içinde! an, mevcut güzelliğin içinde kalmalı.yenilerine yer bırakarak, miladını doldurarak, gerçeğini bulana dek yalnızca yaşanıp gitmeli; an-laşmamalı. ‘hatırla’manın dayanılmaz kederi; unutama’manın mutlak deliliği.birbirine hizmet eden bu ikiliyi, yaşama sevincine ve geleceğine muhalif bir tavırla hayatının tam ortasında taht kurmuş, seni kendi evinde kendinle savaşmaya mecbur bırakırken yakalarsın.
bir kazanan yok, asla da olmayacak. çünkü hatırladıkça hep en başa dönecek hep kaybedeceksin.
Yorumlar
Yorum Gönder